Tren Seyahatleri #13 (Yayımlanmayan Son Bölüm)

(10 Eylül 2018'de yazılmıştır.) Merhaba Sevgili KalemTreni Okuyucuları; Şimdi size tüm detaylarıyla 3,4 ve 5 Eylülde yaptığım günübirl...

(10 Eylül 2018'de yazılmıştır.)


Merhaba Sevgili KalemTreni Okuyucuları;

Şimdi size tüm detaylarıyla 3,4 ve 5 Eylülde yaptığım günübirlik (3ü ve 5i trende geçen) Sivas  yolculuğumu anlatacağım. Ankara içerisinde -yeniden- bir üniversite kazanmam sebebiyle İnternet üzerinden okuluma kayıt yapma istedim ama sistem beni "Sen zaten okuyorsun iki okulu aynı anda okuyamazsın" diye durdurdu. Sivas yolcusu olduğumu kabullenmedim bir süre, liseme gittim dedim ki bana diploma yerine geçen bir şey verin de o kadar yolu gitmeyeyim. Müdür muavini de haklı olarak "Devlet, diplomanın Sivas'ta olduğunu bilmiyor mu? Evrakta sahtecilik yapmak istiyorsan vereyim." dedi. Ben de kaderimi kabul edip tren garına yürümeye başladım. İyi ki eski lisem ile tren garı yakın mesafede. En azından trene binmiş olacağım dedim.

4 Eylül Mavi treni talep az olduğu için kaldırılmış, bugün sadece Doğu Ekspressi vardı. O da saat 6'da ve 2.5 saat falan var evdekilere sordum iyi yolculuklar dediler bende yanıma güneş gözlüğümden başka birşey almamış olarak binmeye karar verdim. Yoksa kitabım kalemim defterim olmadan binmem imkansızdı. Acil ihtiyaç olarak bir şarj aleti lazımdı. Tren yolunda çoğu yer şebeke dışı olsa da telefonuma ihtiyacım olabilirdi. İlk defa ATG alışveriş merkezinin orada olduğuna sevindim. Şarj kablosunu Nezih'ten, başlığını da Gratis'ten temin ettim. Usta Dönerci'den de kendime yolluk hazırlattım.

Günlüğüm yanımda yok diye Nezih'ten bir de kitap almaya karar verdim. Klasikler ucuzdu ama sıkılmayacağımdan emin olmam gerekiyordu. Bu yüzden Haruki Murakami'nin Karanlıktan Sonra kitabını aldım. Gece yolcuğunda okumaya çok uygun bir kitap olduğunu bir gecede bitirdiğimde anladım. :)

YHT garından eski gara, kalkışa yarım saat kala geçtim. Doğu Ekspressi'ni ilk defa birinci peronda beklerken görüyordum. Zaten kendisi de 7-8 yıl boyunca hiç uğramamış olmalı. Numarasız vagona bindim ve erken gelmekle iyi yaptığımı gördüm neredeyse tüm yerler dolmuştu bir tane ikili koltuk vardı oraya oturdum. dönerimi şarj aletimi ve kitabımı koyduğum karton poşeti yanımdaki koltuğa koydum.

Kalkışa yakın sırt çantasının yanlarına bir şeyler bağlamış bir kadın bindi. Yanımdaki koltuğa oturdu. Çantasını yukarıya yerleştirmesine yardım ettim. Artvin'e taşındığını söyledi ama taşınan birisinin ki kadar eşyası yoktu. Daha sonra dışarı çıkıp kompakt makinesiyle heyecanlı bir video çekti. Yolculuğun devamında Ankara seyahatinin diğer videolarını da bilgisayarının şarjı bitene kadar izledi. Böylelikle Anıtkabir'e gittiğini de öğrenmiş oldum. :)

Elmadağ'a kadar hızlı tren inşaatını takip ettim. Kayaş'a kadar olan kısmı bitirilmişti. Ondan sonraki kısım için Subway Surfers oyunundaki çarptığınızda canınızı götüren bariyerlerden koymuşlardı. Sonrasında hep Dacia Duster markalı şantiye arabaları bize eşlik etti. bazı yerlerle paralel yolların asfaltı kazındığı için diğer arabalarda rayların döşeneceği yoldan gidiyor. İki tane küçük çocuk yan taraftaki parktan el sallıyordu. Tam elimi kaldıracaktım ki trenin hızına yetişemedim. Bir ara sol yanımızdan kayboldu onun yerine tepelere açılmış tüneller görmeye başladık. Lalahana gelince ise üstümüzden bir köprü ile yükseldi! Samsun yolunun da üstünden geçip sağ tarafta seyretmeye başladı. Sonra geri geldi ama takip etmeyi bıraktım.

Açıp kitabımı okudum. Kayseri'ye gelene kadar 100 sayfa. Murakaminin her zamanki gizemli karakterleri burada da var. gece 12den sabah 7ye kadar gece insanlarının ne yaptığını anlatıyor. Dikkatimi çeken bir nokta ise Murakami için güzel bir kızın ismi sadece 'Eri' olmak zorunda sanırım. 1Q84'de saçını topladığında gördüğümüz kulağının arkası ile mest olduğumuz Eri Fukada'nın adaşını bu kitapta dudağının bir seyrimesi için dakikalarca başında beklediğimiz Eri Assay olarak görüyoruz:)

Kayseri'den sonra biraz uyudum. Hava aydınlanana kadar. Güzel bir tersinme manzarasına uyandım. Sonra ben bu kitabı bitirirsem cesaret bulup dönüşte de bir kitap bitiririm dedim. Kalan kısmın yarısını da bitirdim. Kayseri'den binen amca sürekli ağzını şapırdatıp "saatin var mı yiğenim ne zaman varırız heagh?!" gibi sesler çıkartıyordu inerken uyuyan herkesi "cümleten geçmiş olsun arkadaşlar, ne yolculuktu yauhüfüf... anamanamanam!" diyerek uyandırdı.

Tarih tekerrürden ibarettir derler tam bugün 5 yıl önce Sivas'a ilk defa ayak basmıştım.O zaman rahmetli babamla dışarı çıktığımızda, bileklerimize kadar buz kesmiştik. Yine aynı hatayı yapmamak için dışarı ısınana kadar garda bekledim. Hem kitabımı bitirdim. Hem telefonumu şarj ettim. Dışarı çıktığımda ise Sivas'ta çok şey değişmişti.

Bundan tam 12 yıl önce yola çıkan kalem treninin "Tren Seyahatleri" adlı yazı dizisi burada bitmektedir. Yeni yolculuklara hangi araçlar ve hangi amaçlar ile çıkılacağını yakın gelecekte görmek umuduyla, sağlıcakla kalın. 

Twsbi ECO Lime Green Dolmakalem İncelemesi - 1.1 Stub uç

Yeniden Merhaba Sevgili Kalem Treni Takipçileri; Nasılsınız bakalım? :) Bugün size Lamy olmayan bir markadan bahsedeceğim. Kendileri en...

Yeniden Merhaba Sevgili Kalem Treni Takipçileri;
Nasılsınız bakalım? :)

Bugün size Lamy olmayan bir markadan bahsedeceğim. Kendileri en sevdiğim kalem üreticilerinden biridir. Yeni bir adaya ayak basıyormuş gibi, Twsbi markasından kısaca bahsetmek istiyorum. Tayvanlı firma şeffaf gövde ve plastik gövdeli kalemler üretiyor. (Precision ve Classic modelleri istisna) 580 Diamond modelinin fiyatından yakınılınca reddit platformundan hangi özelliklere sahip olması istenildiği kullanıcılar ile birlikte tartışılmış ve ortaya 29.90 $ etiketi ile ECO modeli çıkmış.

Twsbi'nin piyasada sivrilmesini sağlayan en önemli silahı, tüm kalemlerinin en ufak parçasına kadar ayrılıyor olması. Üstelik bir ustalık da gerektirmiyor çünkü ihtiyacınız olan tüm alet-edavat ve yönlendirme kutunun içerisinden çıkıyor. Plastik, en dayanıklı malzemelerden biri olmadığı için çatlamalar olabiliyor. Twsbi, bu kaosu da fırsata çevirip sorun yaşayan herkese ücretsiz parça desteği sunuyor.


Bendeki, 2016 yılında limitli olarak çıkardıkları misket limonu rengi. Daha sonra Aquamarine ve Pink renklerini çıkarıp birde section'ı çıkıntılı olan ECO-T modelini duyurdular Mavi ve Yellow-Green renklerini piyasaya sürdüler. Ve hayır, istedikleri kadar uğraşsınlar Lamy gibi bunun da tüm renklerini almaya çalışmayacağım. Olgunlaşıyorum galiba :]

Kalemimiz 580 serisi ile aynı pistona sahip ama Twsbi'nin tasarım harikası bir dolum şişesi var ki ECO'ya uygun değil. Zaten öyle bir ürün bana da uygun değil. :)
 Bu sefer görebileceğiniz en karadüzen şekilde dolum yapacağım. Çünkü eldeki malzeme bu. En uygun mürekkep sevgili Miray'ın bir buluşmada Dexter'ın alet çantası gibi hazırlayıp getirdiği bu şırıngalardan J Herbin Vert Olive olanı. Ama  sonradan fark ediyorum ki birkaç aydır şırıngada beklediği için yarısı uçmuş geriye koyu bir renk bırakmış. Ben yine de sevdim.

Geçelim yazı örneğine. Denemeyi her zamanki gibi Rhodia dotpad ile yaptım. Stub uçla yazması çoğu zaman keyifli oluyor. Ama Twsbinin uçları Lamy gibi kenarları yuvarlatılmış değil. Yine de çok bir takılma yaptığını söyleyemem. Diğer bahsetmek istediğim konu ise yukardaki fotoğrafta göstermeye çalıştığım; mürekkebin şeffaf gövde içerisinde dans etmesi <3 nbsp="" p="">

Benden şimdilik bu kadar,
Hepinizin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun  :)

Lamy Safari 2017 SE Petrol & Lamy LH Uç İnceleme

Merhaba Kalem Treni Takipçileri; Bugün, sözünü verip de bir türlü yazmak nasip olmayan geçen senenin özel üretimi Lamy Safari'...



Merhaba Kalem Treni Takipçileri;

Bugün, sözünü verip de bir türlü yazmak nasip olmayan geçen senenin özel üretimi Lamy Safari'yi sizlere tanıtıyorum. Aslında diğer Safarilerden bir farkı yok diyebiliriz. Sadece piyasaya çıkmasıyla stokların tükenmesi bir oldu o kadar. Hatta TR'ye hiç getirilmeyen şişe mürekkebi i-bey'de 300 dolara alıcı buldu falan. :) 


Bu sebeple size Lamy'nin hayat kurtarıcı başka bir ürününden bahsedeceğim. Solaklar için üretilen LH (Left-Handed) uç! "Eee ben solak değilim ki?" diyenler konvertörü ile idare etmek zorunda kalacaklar. O da hayat kurtarır ama azıcık :)

 Kalemimizin ham petrol rengine, (kendi mürekkebinden sonra) en güzel uyan JHerbin'in altın yaldızlı zümrüt rengi 'Emerald de Chivor' ile dolduracağız. Yaldızlı ve revnaklı mürekkepleri genelde kuru yazdıkları, hardstart sorunlarına sebep olduğu için ve -bana göre- geçici bir moda olduğu için şişe olarak satın almıyorum.
 "Bunu kullanmayanı dövüyorlar" raddesine gelince arkadaşlardan bi sample alıyorum. Bunu da bir buluşmada almıştım. Ama kimden hatırlamıyorum. Bunu okuyorsa tekrar teşekkür etmiş olayım. 


LH ucu ilk kullandığımda "tekne-fuarında-ağlayan-çocuk modu"'na bağlamıştım.Gerçekten farkettiriyor. Sol taraftaki uç yarım küresini daha küçük yapıp o yönde törpülemişler diye anlatabilirim belki.
Yazı örneğini de adet yerini bulsun diye Rhodia'da yaptım. geç kurutan kağıt kuru mürekkeple birleşince birbirlerinin hatalarını örttüler gibi güzel bir yazım sergiledi. Yaldız daha çok olsun isterseniz Stub uçlarla kullanabilirsiniz. 

Bugünlük benden bu kadar sizlere serin günler diliyorum. 
Görüşmek Üzere :)

Lirikler/2 Agua Mala

İnsanoğlu doğası gereği öldürür. Ama şanlıyız ki neyi öldüreceğimizi seçebiliyoruz. Peki ya her gün Güneş'i öldürmemiz gerekseydi?  ...

İnsanoğlu doğası gereği öldürür. Ama şanlıyız ki neyi öldüreceğimizi seçebiliyoruz. Peki ya her gün Güneş'i öldürmemiz gerekseydi? 


YKS'ye hazırlanırken okuduğum bazı kitap özetleri beni heyecanlandırmıştı. Ben de hoşuma gidenleri bir liste yapıp okumaya karar vermiştim, işte o kitaplardan biri Hemingway'in Nobel ödüllü romanı Yaşlı Adam ve Deniz.

Hemingway kalemi ilk eline aldığında hep roman yazmak istiyormuş ama bir türlü başarılı olamamış. Çoğumuz "Madem öyle..." der, uğraşmayı  bırakırız. Ama Hemingway öyle yapmamış ilk eserlerini öykü türünde yazıp kendini pişirmiş, romana gelince Nobel kendiliğinden gelmiş :)

Kalem: Twisbi ECO Lime 1.1 Stub
Mürekkep: Diamine Oxblood
Kağıt: Rhodia Dotpad 80gr/m2
Her gün böyle bir yazı paylaşmayı istiyor olsam da 
aksayacağı şimdiden belli. Neyse ki bugün, bir de
İnceleme yazısı paylaşıyor olacağım :)
Sağlıcakla kalın...
*agua mala: kötü deniz (isp.)

Lirikler/1 Pelicanus Thaugs

Yeni sezonun ilk yazısı ile sevgili Kalem Treni okuyucularıma "Merhaba!" demek istiyorum. Kendime sınavlarım biter bitmez bir pos...

Yeni sezonun ilk yazısı ile sevgili Kalem Treni okuyucularıma "Merhaba!" demek istiyorum.
Kendime sınavlarım biter bitmez bir post yayınlama sözü vermiştim ama taşınma telaşı ile bu vakit oldu daha yeni oturabildim beyaz sayfanın başına ve her zamanki gibi tuhaf bir başlıkla geri dönmeliydim yoksa "bu sefer daha farklı, daha iyi olacak" hissiyatını yaşayamazdım sanırım :)

Öz eleştirimizi yaptıktan sonra konumuza geçebiliriz. İnceleme yazısı hazırlıkları bu idmansız bloggerın gözünü korkutmasın diye böyle bir çabanın içindeyim, Planım her gün beğendiğim, bende bir hikȃyesi olan şiir ya da şarkı sözlerinin bir kısmını; (her ne kadar kendine münasır bir yazı stilim olduğunu düşünerek avunsam da) el yazımı güzelleştirme adına pratik olsun ve buralar da boş kalmasın diye yayınlamak.

İlk liriğimiz en sevdiğim şairlerden biri olan Pablo Neruda'dan geliyor. Yavaş Yavaş Ölürler şiirini ne kadar beğendiğimi beni yakından tanıyan herkes bilir. 'Peru Pelikanı' ise Kuşlar Sanatı adlı kitabındaki en sevdiğim şiiri. belki de Alman Pelikanlarını çağrıştırdığı içindir :)


Kalem: Twisbi Classic Turquoise F Nib
Mürekkep: Diamine Shimerring Seas
Defter: Fabriano Tracia 60 gsm/m2


Daha bir çok fikir var aklımda ama ne kadarını gerçekleştirebilirim bilmiyorum yeni bir yazıda görüşmek dileği ile hoşça kalın diyorum.
*lyrics: şarkı sözleri(ing.)