Merhaba Kalem Treni Okuyucuları; Bu sayfada her haftanın salı günü yayınlanması planlanan, fakat her şeyin planlandığı gibi gitmediğinin...

"HAFTALIK" Yazı Dizisi İndexi

Haziran 29, 2014 Teknofil 0 Comments

Merhaba Kalem Treni Okuyucuları;

Bu sayfada her haftanın salı günü yayınlanması planlanan, fakat her şeyin planlandığı gibi gitmediğinin kanıtı niteliğinde haftalık olarak yazılan yazılara kolayca ulaşmanız için hazırlandı.

Konusu kalemler ve/ya trenler ağırlıklı olmak üzere, gündeme göre değişebilen karışık yazılar bütününden her hangi birine ulaşmak için aşağıdaki linklere tıklayabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.

0 Yorum:

Gerçekten, alkollü iken aklıma çok iyi, yaratıcı fikirler geliyor. Ama yazmayı unutuyorum. O yüzden hayatınızın her anını, her saniyesin...

Bira Günlükleri 1. Hafta / Beer Diaries First Week

Haziran 10, 2014 Teknofil 2 Comments


Gerçekten, alkollü iken aklıma çok iyi, yaratıcı fikirler geliyor. Ama yazmayı unutuyorum. O yüzden hayatınızın her anını, her saniyesini yazın. Yazmalısınız çünkü, bu anlık gelen fikirler aynı anlık zamanda gidiyor. Bilinçaltınızın neredeyse hiç yer kaplamayacak kadar küçük bir yerine yerleşiyor ve tekrar hatırlamanız imkansız sayılır.

2 Haziran Pazartesi

Gece saat 12yi geçince gazete kağıdına sarıp poşete koyduğum paketi buzdolabından çıkarıp yangın merdiveninden aşağı indim. Poşeti yırtıp gazetenin kenarlarını aşağı doğru eydim. Açma halkasını kendime doğru çektim. Arka bahçedeki kaldırımlarda ve binalar arasında giden yollarda, ağaçlıkları birbirinden ayıran yerlerde yürüdüm ama planladığım yere gitmeye cesaret edemedim. karanlık olan yerlerde yürümeye özen gösteriyordum. Burada telefonla konuşarak etrafta dolaşan birçok insan vardı. Bir yandan da onlardan kaçmam gerekiyordu. Bana sabit bir yer gerekiyor bu iş için.


3 Haziran Salı

Yine herkes uyuyup ışıkları kapatınca dışarı çıktım. İç cebimde defter ve dolma kalem ile. Yine birayı gazete kağıdına sarmıştım. Eski Türk dizilerini küçükken çok izlemiş olmalıyım ki böyle yapıyorum. Gizlemekten çok belli ediyor ne içtiğimi. Karanık bölgelerden diğer karanlık bölgelere geçmek için bileğimin arkasına saklıyorum. Çünkü camdan sarkan çok insan var.
Karşıdan "Ah ulan ah... Varol zurnacı var ol..." sesleri yükseliyordu. Geri döndüm. Keşler ile uğraşmak istemiyordum çünkü. kalktıktan sonra çamaşırhane olduğunu fark ettiğim bir kapının önüne çömelip geçmelerini bekledim. Sonra da üşüyüp odaya döndüm.


4 Haziran Çarşamba

Gazete kağıdının her içişimde sakalıma sürtmesi tuhaf bir his yaratıyordu. Ben de meşrubat tenekelerine aktarmaya karar verdim. Ama aynı boyutta teneke bulamadım. Daha az kapasiteli bir tenekeye aktarmak için birazını içmem gerekiyordu. Sonunda güvenliğin karşısındaki çardağa gidebilecektim.
Oturduğum piknik masasının üzerinde "Çorum 19" yazıyor. Ne kadar klasik bir hareket. Yurdun ışıklı tabelasından yansıyanlarla yazmaya yetecek kadar aydınlık oluyor ama fotoğraf çekecek kadar değil. Zaten bu tenekeye koyunca gazı kaçtı, gidiyorum ben.


5 Haziran Perşembe

Düne göre daha sakindi. Bir tek, arabayla gelip "Arabaya mı kustun lan!?" diye bağıran ve sürekli geğiren gençler vardı. Bu çardağın kendi aydınlatması olduğunu fark ettim. Bir şalter, bir priz bir de ışık açıp-kapama butonu vardı. ilk başta düğmeye bastım çalışmadı. Sonra şalteri kaldırınca tepede silindirik bir avize olduğunu fark ettim. Ama bu sefer de güvenliktekiler dışarı çıkıp bana dik dik bakmaya başladılar.
Bu saatte gelenler eğer izinli değillerse yarınki yemek haklarını kaybediyorlardı ki bu da az değil. Kahvaltı için 2.3 TL, Akşam yemeği için 5 TL hak veriyorlar.
Burada yazılı Çorum19 yazısını dolma kalemle doldurup odaya gittim.


6 Haziran Cuma

Nedense odada biraları saklamak için refleks olarak gazete kağıdına sarıyorum -tercihen spor gazetelerine- Bugün de sarıp dolabın üzerine koymuştum Her gelen "Oradaki bira mı?... Şimdi seni şikayet mi edeyim?... Akşam o biraları lavaboya dökerim..." gibi şeyler söylediler. Bira olup olmadığını anlamak için önünde namaz kılanlar dahi vardı. Burası nasıl bir yer diye şaşırıp kaldım doğrusu.
Tespitlerime göre genellikle bu saatlerde sadece kaliteli arabalar geçiyor. Ankara'da hep bunun tam tersi olur :) Şurada durduğum vakitte geçen araba sayısı parmaklarınızın toplamını geçmez. Yani en fazla 15-16 araba falan geçiyordur.


7 Haziran Cumartesi

Geldiğimde güvenlik kulübesinde kimse yok gözüküyordu ya da ışığı kapatıp gözleri açık halde uyuyorlardı. Bu saatlerde kenarlarda köşelerde devriye geçen güvenlik var mı? diye baka baka biramı yudumluyordum. Bu sefer işi öğrendim. Portföy tipi bir çantaya koyup onunla iniyorum aşağıya. Masaya oturduğumda da boynumdan çıkarmıyorum. Oradan alıp-koyuyor ve üstünü örtüyorum. Başka bir meşrubat tenekesine koymaktan katbekat iyi. Çünkü, öyle olunca gazı kaçıyor.
Birden kulübedeki görevliler camdan ellerini uzatıp makineye parmak bastılar. Sonra camı kapattılar. Acaba saat başı giriş falan mı yapmaları gerekiyordu. Bu sefer biraz kalın giyindim. Tabletten de Symphony X açtıp kulaklığa verdim sesi. Üşümemeye çalışıyorum. lanet olası tabela da bir haftadır 8 dereceyi gösteriyor.
Masayı benden başkalarının kullandığı kesin, çünkü bu sefer de kirliliğine; aralara kaçmış fındık kabukları eklenmiş
Şimdi kulübeden biri çıktı. Sanırım sigara içiyor. Şişman, patates gibi biri. Sanki yola sis inmiş gibi , arabaların farları zerreciklerden oluşmuş perdeleri kovalıyor. Adam sabit durunca üşüyor olmalı ki, klübesinin L şeklindeki cephesinde gidip geliyor. Bende arkasını döndüğü vakit kafama dikiyorum.

8 Haziran Pazar

Geldiğimde benim yerimde başkaları oturuyordu. Ama biraz etraflarında dolaşınca kalkmaya başladılar. Masaya oturduğumda, üzerinden geçerek belirginleştirdiğim yazıların dağıldığını gördüm. Demek ki Parker Quink Black mavi tabanlı bir mürekkep imiş. Öğrencilere 7/24 çiğ köfte servisi veren araçlar var burada. Telefonla saat kaç olursa olsun istediğiniz sipariş edebiliyorsunuz. Aynı zamanda isteyenlere sigara da getiriyorlar. Adamlar illegal bir işin içinde olmalı ki, Pos cihazından çıkan slipleri yere atması için tembihledi.

Siz benim bahsettiğim şekilde yazı yazarken ben yatağımda ikide bir dönerek çakır keyifliğimin keyfini çıkarıyorum.

Herkese bol değil, günde sadece iki biralı günler dilerim :)

2 Yorum:

Yurtta dolma kalem kullandığını bildiğim tek mürekkep dostum bir gün "Çarşıda iken niye bana söylemedin, sana iki bira ısmarlardım h...

Yazma Rutini: Bira Günlükleri - Yeni Yazı Dizisi

Haziran 02, 2014 Teknofil 3 Comments


Yurtta dolma kalem kullandığını bildiğim tek mürekkep dostum bir gün "Çarşıda iken niye bana söylemedin, sana iki bira ısmarlardım heybeliden." dedi. Zaten Sivas'taki barları saysanız bir elin parmağını geçmez. Başka zamanda gitmek için söz aldım. Bir süre geçtikten sonra Instagram'da paylaştığı fotoğrafı gördüm. Üniversite kütüphanesinden alınmış bir kitap, üstünde bira şişesi. Benim yazılarımdaki fotoğraflarda görmeye alıştığınız çarşafsız yatak ve devletin verdiği kareli mavi kılıflı yorgan bu fotoğrafa da arka plan olmuş.

Odası bizim odanın dört oda yanıydı. Hemen kalkıp onun odasına doğru yürüdüm. Kendisini odadan çıkarken yakaladım. Yanlış bir yaptığını ima ederek "Sen oda da bira mı içtin?" diye sordum. "He gardaş." diye cevap verdi. "Ee bana niye söylemiyorsun biz senle aynı mürekkebi paylaşmadık mı? Şimdi neden biraları paylaşmıyoruz ?". Daha yeni anlamış gibi yaparak "Daha yeni bitti bremin yarın operasyon yapalım, ben çarşıya çıkınca alırım ikimize de." dedi. Oda da içemezdim. Çünkü içi boş bidon kafalılar her yerdeydi. Neyse, yarına sözleştik.


Akşam olup, alkol yasağının başlamasını bekledim. Odasına gittiğimde daha gelmemişti, odadakiler ile sohbet ederken içeri girdi. Geldiğinde eli boştu. "Arpam yetmedi dostum, almadım" . Ne anlamı kaldı ki şimdi. Bugün sen sakilik et yarın ben ısmarlarım diyerek bu -olmayan- anılarımızı artırmaya çabalayacaktım.

Aşağı inip binalar arasında gezinirken Ankara'dan eski bir arkadaşıma DefterDeffter 'in Yazma Rutini'nden bahsettim. Çünkü o da diyetisyeninin tavsiyesiyle her gün yediği yiyecekleri yazıyordu. Ama ne zaman anlatmaya çalışsam lafımı kesip eski sevgililerinden bahsediyordu. En sonunda "boşver ya zaten zayıfladım bir de onu mu yazmaya uğraşayım?"dedi. Bende yazmış olmak için yazmasını söyledim ama beni tersleyip " neden durduk yere yazı yazayım ki?" dedi.

O sırada yurt sınırları içinde yeşillendirilmiş alanlar arasında dolanırken baktım ki tam güvenlik nizamiyesinin karşısında fazla ışık almayan ama, otobüs durağının ve hemen yanından geçen kampüs yoluna bakan bir çardak gördüm. Buraya oturdum bir kaç dakikalığına. Arabalar sürekli yurt önünde durup ya birilerini bekliyordu ya da birileri inip biniyordu. Beyaz lüks bir arabada şarkı söyleyerek bira içen kızlar geçti önümden.

Yazma rutini ve Bira arasında bir bağlantı kurmaya başladım. Buraya her gün gelip yazacaktım. Yazdıklarımdan her gün içinden bir paragraf ayıklayıp yedi paragraftan oluşan bir yazı yazacağım ve bunu haftalık olarak blogta paylaşacağım.

*Defterdeffter'in Yazma Rutini Buradan Takip Edebilirsiniz.
*Lift.do adresinden Lift uygulamasını indirip " Develop a Writting Habit " aktivitesine katılabilirsiniz.

Herkese Bol Alkahollu Günler :) 

3 Yorum: