Bir Uyumadılar ki Boğazlayayım...
Kalkışa yarım saat kala gara dönüp kitap okumaya çalıştım ama sokak televizyonlarının TCDD'ye uyarlanmış monitörleri, kült filmler ve önemli sözler vs. gibi konularla dikkatimi çaldı. Daha önce çok kez binmiş olmanın verdiği tecrübeyle tam bineceğim vagonun kapısı hizasında beklemeye başladım.
Bindiğimde vagon çok dolu değildi ama kalktığımızda ayakta gidenler bile vardı.(Bileti olmayanlara bilet fiyatının iki katı kadar bir makbuz kesiliyor ceza mahiyetinde, ama onlar bunu göze alıp bindikleri için sorun olmuyor.)
Tren hareket ettikten sonra pembe giyimli küçük bir kız kocaman gözlerini bana dikmiş bakıyordu. Ben de onu gülümseyerek savuşturdum.
Önümde oturan saçına aklar düşmüş adam sürekli rahatsız oluyormuş gibi arkasına dönüp duruyordu. İlk defa trene bindiyse otobüslerde alıştığı arkadan-dayanan-diz-hissi'ni arıyordur diye düşünsem de arkamdaki tekli koltuklarda kucak kucağa oturmuş birbirine makyaj yapan kızlara bakıyordu. Fark ettim, neye bakıyon amca sen yaa? :)
Benim kaldığım odanın bir benzeri -temiz ve boş hali- |
3D Modelleme ile Lokomotif Çizimi |
Tam avuç içiyle patlatmalık kırmızı yuvarlak kapı açma butonlarını benden daha çok seven birini buldum. Çocuk "Yaa baba ben basıcam o kırmızı şeye ben basıcam işte!" diye bağırıp kapının arasına sıkışan, bu durumdan hiç rahatsız olmayan çocuk takdiri hak ediyor.
Bence küçükken bindiğimiz şeyleri büyüdüğümüzde sevmiyoruz. Ben küçükken uçağa bindirilmişim ama şu an uçaklardan nefret ediyorum mesela.Yani nasıl 'Tren Bilinci' aşılayacağız bu çocuklara bilemiyorum ki. Dolma kaleme başlatmak istesen kalem hediye edersin, ne yapıyım ben şimdi devletin trenini hediye mi vereyim? Havadaki uçağı satmak gibi bir şey olur bu :)
Yorum yazabilirsiniz,yorumlardan para almıyoruz.
5 Yorum: