Herkese merhaba, öncelikle çekilişime katılıp, güzel beğeni sözlerinizden bolca sarfettiğiniz için hepi nize çok teşekkür ediyorum Her...

Hediye Çekilişi Sonuçları / Giveaway Results from PenTrain

Şubat 24, 2014 Teknofil 8 Comments


Herkese merhaba, öncelikle çekilişime katılıp, güzel beğeni sözlerinizden bolca sarfettiğiniz için
hepinize çok teşekkür ediyorum

Her ne kadar herkes iki şartımı da yerine getirmese de bu seferlik tüm yorum yazanları çekiliş listesine
dahil ettim. Tüm isimleri random.org`a girince 1. olup turuncu, kareli Rhodia defter ve mavi Rotring
Rollerpoint F kazanan Akronim ; 2. olup siyah, çizgili Rhodia defter ve siyah Rotring Rollerpoint F
kazanan Batur Alp Çetin Adlı izleyicim oldu .



Kazananları tebrik ediyor, sayfanın sağ tarafında gezinen file tıklamasını istiyorum. Derdinizi file anlatıp
e posta adresimi aldıktan sonra Ad Soyad Adres Telefon bilgilerinizi bana yollamanız yeterli olacaktır.
Böylece ilk çekilişimiz sonlanmış oluyor,izlemede kalırsanız belki bir sonraki çekilişte bir sürpriz de size gelir... Neden olmasın? :)

Herkese bol sürprizli günler dilerim :)

8 Yorum:

Herkese merhabalar, bu gün blogumu açalı 1 ay oluyor ve bunu yukarıda gördüğünüz Spotlight altındakiler ile kutlamak, bu mutluluğumu siz...

Hediye Çekilişi / Giveaway From PenTrain

Şubat 16, 2014 Teknofil 24 Comments


Herkese merhabalar, bu gün blogumu açalı 1 ay oluyor ve bunu yukarıda gördüğünüz Spotlight altındakiler ile kutlamak, bu mutluluğumu sizlerle paylaşmak istiyorum

Sizlere vermek istediklerim gönlümden kopanlar değil, elimde olanlardır. Bunu da belirtikten sonra hediyelere geçelim, 2 izleyicime Rhodia Bloknot defter ve incelemesini yaptığım Rotring Tikky Rollerpoint F uçlu kalem veriyorum. Bunları turuncu ve kareli olan deftere mavi renkli, siyah ve çizgili olan deftere siyah kalem gelecek şekilde kombinledim :)

Çekilişe Katılmak için yapmanız gereken şeyler çok basit!

(1) Sağ üst köşeden  Bu Siteye Katılın butonuna tıklayarak açılan pencereden İzleyicim Olmak.

(2) İzleyici olduktan sonra bu yazının altına YORUM YAPMAK.

Çekiliş 16 Şubat 2014 Saat 16:00 da başlamış olup, 24 Şubat 2014 Saat 04:00 da sonlanacaktır.


Not: Masa lambası çekilişe dahil değildir ama isteyen olursa verebilirim :)
Bir sonraki inceleme için ipucu
Herkese Bol Şanslar!

24 Yorum:

Yine trendeyim, yer kalmayacağını bildiğim için kalkış saatinden 4 saat önce bilet almaya gittim. Ankara garında sıra beklemeden, kaküll...

Trende Alınan Deprem Haberi

Şubat 16, 2014 Teknofil 0 Comments


Yine trendeyim, yer kalmayacağını bildiğim için kalkış saatinden 4 saat önce bilet almaya gittim. Ankara garında sıra beklemeden, kaküllü bir genç kızdan biletimi aldım. Ama yinede erken gelmiş sayılmazdım, çünkü tek kişilik koltuklarda yer kalmamıştı. Ben de tanımadığım biriyle 2li koltuklardan biri paylaşmak üzere numaralı yer bulabildim. Otobüslerde tek seçeneneğiniz bu değil mi zaten...

Benim için farketmezdi, daha önce de Eskişehir'de okuyan bir gençle seyahat etmiştim,yol boyu birlikte film seyretmiştik :) iyiydi yani. Şimdi ise yanımda bir amca var, "ne gūzel sūrekli uyur bende gūnlūğūmū yazar keyfime bakarım" demiştim. Pek konuşkan görünmüyordu. Değildi de zaten...


Valizimi üstteki rafa yerleştirirken tesbih çeken ak sakallı amcaya selam verdim, selamını aldım. Oturduğumda mırıldanarak dua ediyordu, hareket ettikten biraz sonra nereye gittiğimi sordu Sivas'a dedim, haliyle bende ona sordum Yozgat - Yerköy'e gidiyordu. "Seni uğurlayanlar annenle baban mıydı?" diye sordu. Onlara tatil olduğu için beni uğurlamaya gelmişlerdi, evet dedim.

O sırada annem camdan türlü türlü şaklabanlıklar yapıyordu, bazen benden genç gibi davranıyordu :) "Yaa işte anne baba öyle kendini harabediyor ama olsun canları sağolsun, allah acılarını göstermesin" dedi anlatmaya başladı kendi hikayesini. Şanslıydı benim gibi dinleyiciyi buldu tabii anlatıyor,ama kendisi pek iyi bir dinleyici değil hatta hiç iyi değil. Sıra bana geldiğinde her dediğim lafı kulak arkası edip hayırlı olsun dedi durdu. Torunu onda kalıyormuş onu bırakmaya gelmiş Ankara'ya geri dönüyor işte...

Sürekli soruyorum,sormasam uyku moduna girecek çünkü, 4 sene müftülük yapmış ondan önce biçer-döver işindeymiş "eskiden evin önüne bir ekin yığardım böyle ofis gibi kule gibi olurdu çocuklar içine girer oynardı" derken gözleri doluyor. işte her yolculuk bir hayat benim için.

Bu yazıdaki resimler bana ait değildir.
Yazının bu kısmına kadar sürüklenebildiyseniz size ayriyeten teşekkür ediyor konuma geçiyorum :) ben Rıza amcayı dinlerken bir yandan da kayıp giden Ankara'yı seyrediyordum, Kayaş tarafından geçerken bir kaç inşaat gördük "şu binalara bak kağıt gibi yapmışlar" dedi rıza amca o konuda hemfikirdik elini sallayıp "yer bi şöyle yapsa yerle bir olur, olacakta zaten.""nasıl yani deprem mi olacak diyorsunuz?" adam aksakallı dede misali birşey zaten ne dese inanıcam, yani adama rüyasında falan göstermiş olabilirler herşey olabilir yani!

 Neden böyle düşündüğünü anlatmasını merakla bekliyordum "Dünya kirlendi artık, kut kavimini bilirmisin? Iste sıradaki kut kavimi biziz. Ibadet etmeyen herkes cezasını çekecek,kurunun yanında yaşda yanacak, herşey yerlebirrr püripak olacak inşaallah!" derken adam kendinden geçmiş gibiydi. Anladım ki bu adam potansiyel bir canlı bomba.

Olayı sıcağıyla yazmak için aldım elime kalemi, fosur fusur sesler çıkararak dua eden rıza amca yeniden konuşmaya başladı "Dolma kalem mi o? Ben bunların pelikan olanlarını kullanırdım hep , askerliğimi malatyada yaptım şube eriydim orada sürekli sivas'a evrak götürürdüm. Mektupları da hep dolma kalemle yazardım, sonra bunların iğne uçluları çıktı bizde onlardan alıp içine şırıngayla mürekkep doldururduk" dedi. Daha sonra tesbih çekerek uyudu.

 Siz iğneye iğneyle nasıl mürekkep enjekte edileceğini düşünün bulabilirseniz banada anlatın.
 Kalemlerle bol bol haşır neşir olacağınız günler dilerim.

0 Yorum:

Resimlere tıklayarak büyütebilirsiniz. Merhabalar, aslında her birini ayrı ayrı yapmayı düşündüğüm, ama birbirine fazlaca bağlan...

Lamy Safari Red F & Diamine Oxblood & Keskin Color Neon

Şubat 07, 2014 Teknofil 2 Comments


Resimlere tıklayarak büyütebilirsiniz.

Merhabalar, aslında her birini ayrı ayrı yapmayı düşündüğüm, ama birbirine fazlaca bağlantılı olduğundan
ayıramadığım için üçlü inceleme yazıyorum. İlk dolma kalem, mürekkep ve defter incelemesi oluyor bu. Yani bu zamana kadar hiç icraat yapmamışım gibi bir şey. Sizlerle birlikte ben de yeni yeni alışmaya başlıyorum bu dolma kalem olayına. Drake'in de dediği gibi "Started from the Bottom". Amerika'nın Huysuz Virjin'i olan Bart Baker abimizin Parodi versiyonu daha iyi özetliyor :)
  İlk kalemim Pilot 78G olacak derken beklemekten sıkılıp biraz da kazıklanarak Lamy Safari sahibi oldum. Nezih'te ki personele bunun "konvertörü var mı?" dedim anlamadı "dönüştürücüsü var mı?" dedim yine anlamadı "Hani bu şişe mürekkebe sokuyon da berisinde bi vida var döndürüyon bildin mi?" dedim, adam "ha pompa istiyosunnnnn!" dedi.




Haliyle biraz şaşırdım, pompa da denildiğini biliyordum tabii ama pompa istediğimi bilmiyordum :) Neyse, adama "Z24 alacakmışım internette öyle yazıyor" dememe rağmen, adam "bak bu uyuyo denedik işte" diyerek faturada Z26 yazan, bir konvertör verdi ama oda zaten Z24 müş :). Kalemde, Konvertör de kırmızı olunca sesimi çıkarmadım




Evet Keskin Color'ın en çok çeşidinin olduğu yer olan Ankara, GaleriEkin'den bir yıl önce Pronot alıp bitirmişliğim vardı. O zamanlar Pronot 11 tl idi şimdi bunun kağıdın kenarı boyalısını çıkarmışlar neon adında fiyatı da 13 tlye çekmişler.


Kırmızısı adeta "Beni reddedemezsin" diyordu. Zaten kırımızı "Beni reddedemezsin" demektir bence. Kullanan kişinin de vermek istediği mesaj odur. Bir defterde aradığım en önemli şeylerden biri de genişletilebilir cep olması. Oraya, o defterden ayrı aldığım not kağıtlarını , aldığım kartpostalları falan koyuyorum, o yüzden ortadan lastikli defterleri pek sevmem, onlarda cep olmuyor.

Mürekkep ise bana, bu yazıları yazma sorumluluğunu kazandıran biri tarafından hediye edildi. Buradan ona tekrardan teşekkür ediyorum. Oxblood, kapağını ilk açtığımda kapağın içindeki renk, kurumuş kan gibi koyu kırmızı bir renge benziyordu.Bordo ile kahverengi karışımı bir renk olduğunu söyleyebilirim




 Ruhi Mücerret'ten alıntılarla bir yazı yazdım.Solak olduğumdan kaynaklanıyor aslında ama mürekkebin ıslaklığına suçu atıyorum. Son olarak yazı denemesinde 70gr.lık kağıttan yapılmış Pronot-Neon'a yazdıktan sonra "kesin arkaya geçirmiştir şimdi" diyerek baktığımda bir noktanın bile arkaya geçmediğini fark ettim sadece sayfayı çevirince arkadaki yazılar kendini belli ediyordu. Çok sorun yaratacağını sanmıyorum.


Benim için sıra söyle olmalı ama anlatırken öyle olmuyor. Yazılacak bir şey lazım önce. Defter, sonra yazacak şey(fikir - yani yazı denemelerinde yazılan ufak yazılar-),sonra deftere neyle yazacağız Kalem, kalem neyle yazacak Mürekkep. Ama öyle yapınca da konu bölünüyormuş da oradan oraya atlıyormuş gibi oluyor neyse doğru sıra bu sanırım


 herkese bol eli mürekkepli günler dilerim :)

2 Yorum:

Her zaman ki gibi dershaneden çıkıp eskiden evime yakın olan Kuğulu Parka gittim sanırım 2013 Ağustos'unun sonlarına doğruydu Gezi Park...

Neredeymiş Benim Kuğularım?

Şubat 05, 2014 Teknofil 0 Comments

Her zaman ki gibi dershaneden çıkıp eskiden evime yakın olan Kuğulu Parka gittim sanırım 2013 Ağustos'unun sonlarına doğruydu Gezi Parkı direnişi orada hala sürüyordu. Kuğular yerinde değildi,hiçbir şey yerinde değildi ve ben kendimi olayın içinde buldum.

Olay 2 tane eli kameralı benden 1-2 yaş büyük kızın izinsiz fotoğraf çekmesiydi,ben olayı dışarıdan seyrediyor hiçbir şeye karışmıyordum. İşte provoke edilmememi bu görüşme borçluyum arkadan seyrediyorum kızlar ne kimlik gösterebiliyor ne basın kartları var, stajyeriz biz diyorlar. "Duvarın fotoğraflarını çektik sizi çekmedik, biz işimizi yapıyoruz siz kim oluyorsunuz, polis çağırırız" diyorlar

 direnişlerden biri “155 polis imdat, koşun eylemcileri itiyolar!” dedi aralarında bir baş var birde abla. Çok iyi bir teşkilatlanma var orada yani tebrik ediyorum. “Bu parkı işgal ettik artık bizim özel mülkümüz bizim koordinasyon masamıza başvurmadan burada kimse fotoğraf çekemez" diyorlar yaşlı bir amca var saçları benimkinden uzundu ve sesi gırtlak kanseri gibi çıkıyordu. Şah damarın orada pansuman yapılmış bir yer vardı, o konuşup durdu. Ama bir teyze vardı aynı benim teyzeme benziyordu, onun ormanda büyümüş hali gibiydi. Gitti, kızın çenesinden tutup salladı “ sen kim oluyon lan! Kimsin sen çık git buradan” deyince işler biraz alevlendi. Eylemciler "hadi polisi ara" deyince kız aradı. “Burada bize 30-40 kişi saldırıyor” deyince yine ortalık karıştı. Saldırma falan yoktu, sadece teyzeme benzeyen ablaları biraz korkutmuştu onları.
Kızlar polisin gelmeyeceğini anlayınca "bize de güzel bir tecrübe oluyor devam edelim" esasında tartışmaya başladılar.Ben tamamen birebir olarak, onların dediklerini yazıyorum. 
-Turkuvaz medya kimin biliyor musun sen?
-Biliyorum tabi yandaş medya yandaş medya!
-Kim oluyorsunuz da bize böyle diyorsunuz
*İnisiyatifin Basın Sorumlusu olan gayet beyefendice konuşan bir genç katıldı*
-Ablamız İnisiyatif  Üyesi ve burası işgal edilmiş bölge, lütfen burayı terk edin. Bizim yüzümüzü çekmeye hakkınız yok bu insan hakları suçudur.
-Ya yüzünüzü çekmedik ki, biz çöpleri yazıları, kuğulu parkın son durumunu çekmek istedik
-Gelip bizden izin istemeliydiniz, derhal makinenizdeki görüntüleri silin

O arada kızın elindeki telefonun flaş ışığının yandığını fark ettim. yanımdaki temizlik görevlisine “bak flaş açık, çekiyor telefonla” dediğimde tepki alamadım. Ama benden başka, biraz bana benzeyen bir genç fark etti. Telefondaki videoları göster falan dediler ama yok, kızdan alamadılar telefonunu sonra bu basın sorumlusu yakışıklı genç, onları eylem bölgesinden Zabıta Noktasına getirdi ama gelirken birisi “Bu parkta .ot kıllarına yer yok” diye bağırdı. Kız bunlardan yüz bulup "Önce saldırdınız sonrada küfrettiniz" falan diyerek ilerledi.

 Direnişçilerin başkanları “Sen arasan gelmez ama ben arasam hemen gelirler.” dedi. Kızda “Seni gazlayan da polis, herhalde burada direnişçiler yok, örgüt var örgüt. Başı da sensin, birde ülkeyi kurtaracaklar. Sana gaz sıkan, coplayan da polis değil mi?””O Gazda sıksa coplasa da benim polisim tamam mı, orası seni ilgilendirmez. Biz burada burayı işgal ettik ve hukuksuz bir iş yapıyoruz. Polisin her sabah bize saldırmaya hakkı var, polisimizi yedirtmeyiz” dediler. Gittiler orada benim patronları olduğunu düşündüğüm takım elbiseli, bir gözü diğerine göre daha dışarıda duran şişman bir adam vardı. Kesin patrondu, o göbek bir patrondan başkasına ait olamaz. Ama kimin patronu olduğu meçhul diğer bir arkadaşları da parkın basında imiş.

 Onla birlikte, çevredeki vatandaşlarla birlikte tartıştık falan ama inisiyatife ki insanların hiç biri kötü değil bence. Adam bana “ Sen geri kay polis gelecek birazdan” diye uyardı yani kötü olduklarını düşünmüyorum. Polisi tam 3 kere aradılar ve polis geldiğinde ilk olarak adı Kenan olan reislerine yöneldi “bunlardan şikayetçi misin Kenan?” dedi.Adam evet bu iki kızdan şikayetçiyim deyince Polis sertçe “Evet, bizimle karakola geliyorsunuz. Hemen.” diye son noktayı koydu. Kızlar tedirgin adımlarla polis aracına yöneldiler,
polis adama fısıldadı;
Kızılay AVM önü
-Gerçekten götürmeye değer mi? Sana o kadar çok geldik biliyorsun. Boşuna uğraşmayalım.
-Yok şikayetçiyim ya bunlardan, alın götürün bunları. 
dedi aynı şekilde durumu anlattı kızlardan da durumu dinledikten sonra her iki grubu parkın 2 ucunda bekleyen polis otolarına bindirdiler ve olay çözüldü. Kuğular olaylar son bulduktan birkaç ay sonra yuvalarına geri döndüler
Tamamen yaşanmış bir olaydır ve yazıda hiçbir siyasi amaç güdülmemektedir

Dip Bilgi : Dolma kaleminizin ucunu, bir patlamış mısır tanesine sürterseniz, patlamış mısırın mürrekebin ıslaklığıyla yarıldığını göreceksiniz. "Kalem Kılıçtan Keskindir." tezinin ispatı olmuş oluyor bu tespit herkese iyi akşamlar.


0 Yorum:

 İlk kalem incelememizi Rollergillerden bir Rollerpoint ile yapıyoruz. Artık sizinde anlayacağı üzere her İnceleme dışı yazımdan sonra ...

Rotring Tikky Rollerpoint F İncelemesi

Şubat 02, 2014 Teknofil 2 Comments


 İlk kalem incelememizi Rollergillerden bir Rollerpoint ile yapıyoruz. Artık sizinde anlayacağı üzere her İnceleme dışı yazımdan sonra bir inceleme yayınlıyorum ve bu periyot hoşuma gitti böyle yazmayı sürdüreceğim :)
  Dolma kaleme geçiş kalemim olarak adlandırdığım halk dilinde "pilot-kalem" denilen bu kalemi yaklaşık 1 sene kadar kullandım 2 tane falan bitirdim sonra dedim ki her bittiğinde kalem almaya mı gidicem? keşke doldurabilse diyordum ama iyi ki doldurulamıyormuş yoksa burada bunu yazıyor olamazdım. :)

Parlak siyah plastik gövdesi çok zarif duruyor fakat, kapağı altına takıp çıkarttıkça gövdenin parlaklığı
gidiyor gibi nedense benim kullandıklarım hep öyle oldu kullanımdan kaynaklı olabilir
 Krom malzemeden yapılmış üzerinde rOtring yazan klipsi ise her türlü ısırılma ve kopartma testinden geçti gerçekten iyi sabitlemişler klipsi oraya :)


Tutma yeri uzun süreli kullanımdan sonra elinizden kayabiliyor ama ısınmadan dolayı akıtma gibi bir şey söz konusu değil.Siyah mavi kırmızı renkleri var fakat benim aldığım yerde kırmızı yoktu alamadım.az öncede bahsettiğim gibi doldurulabilir değil.sadece F ve EF uç seçenekleri mevcut.

 Belkide en sevdiğim özelliği D&R ın "Mürekkep Seviye Kontrol Penceresi" diyerek isim babalığı yaptığı şeffaf kısımdan kaleminizin ne kadarını kullandığınızı görebiliyorsunuz tüm rollerpointlerde olan bir özellik ama burada daha büyük ve daha kullanışlı bir şekilde yapmış rotring gerçekten iyi yapmış

 Ben D&R dan 5 TL aldım ama her yerde yok (örneğin Sivas'ta yok çünkü orada d&r yok kahrolsun bagzı sehirler:)) internetdeki Türk sitelerinde 4 TL ama ilginçtir ki yurt dışından getirtmek isteseniz 10 TLye gelmis oluyor ister 12li isteyin ister tekli ve bu biraz mantığa ters olmuş böyle olması için Türkiye'de üretilmesi gerekiyor diye düşünüyorum

Denemeyi Arwey'in özel kesimli Baer'inde yaptım. Az da olsa arkaya geçiriyor ama her 70 gr.lık kağıt gibi bunu da normal karşılamamız gerek, benim için sorun olmayacak düzeyde arkaya geçirme yapıyor konuyu Siyah renk üzerinden anlattım çünkü bu kalemin mavisi tükenmez kalemle yazılmış gibi gözüktüğü için sevemedim.
Herkese iyi onbeş tatiller dilerim.

2 Yorum:

 Son bütünleme sınavına girdikten sonra bana yine raylar gözüktü saat 17.30 gibi gara gitmeme rağmen bilet almam saat 19 u buldu. Gara gelme...

Numarasız Vagonda Bir Emekli Makinist

Şubat 01, 2014 Teknofil 0 Comments

 Son bütünleme sınavına girdikten sonra bana yine raylar gözüktü saat 17.30 gibi gara gitmeme rağmen bilet almam saat 19 u buldu. Gara gelmeden önce " Şişenizden taşmayın, 4 Eylül'den şaşmayın." diye bir tekerleme uydurmuştum.4 Eylül Mavi Treni'nin ismi Sivas kongresinin yapıldığı tarih olarak koyulmuş, ama tren Malatya'dan geliyor.  Ben bunları düşünürken önce 4 Eylül'ün sonra Doğu'nun sonra Güney'in bileti bitmişti. Adama numaralı yer yok mu? diye sordum az önceki arkadaş aldı dedi. "Bende koskoca adam birde üniversiteli gençlerle arkadaş oluyor." diye içimden geçirdim. :)

Uyumamamın sebebi
ve herkesin tepki
gösterdiği adam
 Zaten sistem kitlendi için 1 saat ayakta beklemiştim şimdi Ankara'ya 11 saat ayakta gitme ihtimaliyle karşı karşıyaydım. Numarasız vagona daha önce binmemiştim çünkü Ankara garındaki ablalar "Sen numarasız vagona binme ya oturtmazlar seni orada ayakta kalırsın." demişti. Bir an otobüsle gitsem mi? diye düşündüm ama bu, gişe memurunun bana kızmayacağı bir süre kadar idi. Doğu Ekspresine numarasız vagondan bir bilet aldım Yer No: kısmında X işareti vardı.Gardaki yana açılan kapıları itekleyip dışarı çıkar çıkmaz solumdan biri " Dostum ateşin var mı?" diye çıkıştı. Bende boş bulunmuşluk sebebiyle tedirgin bir şekilde yok deyip devam ettim ve birinin beni bıçaklayacağını düşünerek kaldığım otele geri döndüm.



 Lafı fazla uzatmadan:)  konumuza gelelim. Kondüktör
 "Evet Kayseri, gayseri yolcusu galmasın, eşyalarınızı unutmayın" diye uyarılarda bulunurken bayağı bir hareketlenme oldu, Kayseri'den sonra yanımdaki 2li koltuğa eşini ve çocuklarını yerleştiren adam diğer vagondan eşyalarını almaya gitti. Geri döndüğünde "sana yer bulsam buraya ben otursam olur mu? Çocuklarım burada benim." dedi. Bende istemeye istemeye kabul ettim.
 Vagonun diğer ucunda, sığdırılması için karşılıklı yerleştirilmiş koltuklardan birine oturdum. Günlük yazmak için yeterli alan yoktu, amca bir bana bir elimdeki deftere bakıyordu ki "günlük yazıyorum" deyiverdim. "günlük yazacaksan sabah yazacaksın, senin yazacağın istasyonlar; Kırıkkale,Irmak,Elmadağ buralarda durur ama Lalabel'de durmaz, Hasanoğlan'da durmaz, Kayaş'a kadar durmaz. Öyle yazarsın." cevabını aldım.
 Nasıl yani? gece günlük yazılmaz mı? böyle bir kaide mi var? şaşırarak "ben Sivas'tan beri yazıyorum ama" dedim, sanırım gündüz yazıyorum dediğimi sanmış olacak ki "Gece yazacaksan Sivas'tan Ankara'ya 23 İstasyon var, bunlar; Sivas, Şefaatli, Şarkışla.." diye tüm istasyonların ismini saydı bende neden bu yerleri ezberlediğini anlamaya çalıştım.



Amcanın birbirine kavuşturduğu ellerinde cevabı buldum. katlı olan sağ işaret parmağı, diğerlerinden 3de1 kısaydı ve tırnağı yoktu, uzun zaman önce kaza geçirdiği belliydi. Ona parmağına ne olduğunu sordum. 
"Eskiden buharlı makineler vardı şimdi PTT'lerin önünde duranlar var ya onları biz kullanırdık makinist ve ateşçi temiz gömlekle gelirdi eve arab olmuş şekilde dönerdi. Şimdiki makinistler 7-8 gün aynı gömlekle geziyor" dedi.
Sincan-Kayaş Banliyö Treni

 

Yaşlılar ve Sarhoşlarla konuşmayı iyi bildiğimden amca yatta uyu biraz diyene kadar sohbet ettim, ona Kayseri'de ne işi olduğunu sordum "Hastaneye geldim buraya, ama Otobüs devrilince hastane doldu beni de taburcu ettiler bir nefes darlığına çözüm bulamadılar ama bayağı bir tadilat gördüm orada""Ankara'da daha iyi hastaneler yok mu?" dediğimde "Var da hepsi dolu, Buradaki doktor tanıdıktı ben Bolu'da Greyder ile gezerken kara gömülmüş bir taksi buldum bağladım onları da çektim Bakım evine orada 1 hafta misafir ettim" dedi gerçekten daha çoook ilginç hikayeler vardı bu amcada ama siz bu kadar yazıyı okumak istemezsiniz biliyorum, hepsi önyargılarınızdan kaynaklanıyor.
Yüksek Hızlı Trenlerden konuştuk Sivas'a ne zaman gelir dedim "2008den önce gelmez çünkü yıldızeline gelmedi daha" diye şaşırtıcı bir cevap daha geldi amcadan sorumu yinelediğimde bile aynı cevabı aldım "daha önce hiç Hızlı Tren kullandın mı?" diye sordum "Ooo İlk Sürüşü biz yaptık, Kumandada Başbakan vardı yanında Binali Yıldırım, Onun yanında ben vardım." deyince iyice ilgimi çekti

Yol boyu Siyasetten, Emekli maaşının azlığından ve benzeri bir sürü konudan konuştuk, Ankara'ya vardığımda amca gitmişti adını da öğrenememiştim. Ankara'nın sabahını Grande Misto ile ödüllendirip bu yazıyı yazdım bir takım nedenlerden dolayı anca bu gün sizinle paylaşabildim umarım beni affedersiniz iyi günler.







0 Yorum: